Bir zamanlar Malatya evlerinde ahır damları vardı. Avlunun bir ucunda, evin bahçesine bitişik olan bu damlarda nazlı bir inek, bir koyun ya da keçi beslenirdi. Yaz aylarında bağa bağlanır, kışın içeri alınırdı. Evde, herkesten önce onun yiyeceği düşünülürdü.
Yaşları ellinin üstündeki herkes anımsar: Sabahları sokaktan sığırcı geçerdi. Kimi evler süt hayvanlarını sığıra katardı. Sığırcılar, bir ailenin birkaç kişisiydi. Baba ve oğulları gibi.
Sığırcılar önlerine kattıkları sürüyü kent dışına, çayırı otu bol alanlara götürüp gün boyunca yayarlardı. Akşam karanlığı düşmeden dönerler...
Sığır sürüsü içindeki her hayvan kendi evini bilir, sokak kapısına yaklaştıklarına sürüden ayrılırdı. Zaten hayvan sahipleri genellikle kapıda bekler, evin nazlı kızını okşayarak teslim alırdı.
Evine giren hayvan, doğruca ahıra girer, sütünü vermeye hazırdır artık.
Kimi zaman hayvanın gireceği evin kapısı kapalı olsa da, sığır orada bekler, kapının açılması için böğürürdü.
Şimdi anlattıklarımız size şaka gibi gelebilir.
Sığırcıya yıllık bir para ödenirdi, beş lira, on lira... Her neyse.
Yazın evdeki hayvanı beslemek kolaydı elbet. Kavun karpuz kabuğu, sebze artıkları, hamur suyu, bayat ekmek, bağdan derilmiş taze ot... Değirmenden getirilen kepek... vb şeyler...
Kışın da, samanla karışık kepek, fırınlardan çuvalla alınmış bayat ekmek, haşlanmış köftelerin suyu... Karıştırılıp yal yapılırdı.
Bu yediklerine karşılık yağlı sütünü verirdi hayvan. Evde herkes inek sağamazdı. Hayvan sütünü belli insanlara verir. Örneğin evin annesine... O gelmezse kendini kasar, sütünü sağdırmazdı.
Buğusu tüten taze süt önce temiz bir tülbentle süzülür, sonra ateşe konur. taşmaması için karıştıra karıştıra kaynatılırdı.
Sütün üzerinde beliren kaymak kaşıkla alınır, evin nazlı çocuklarına yedirilirdi. Örneğin evin ortak sevgilisi olan torunlara... Ya da şımartılmaktan zevk alınan bir erkek çocuğa!
Kaynamış süt, öncelikle süt çocuklarına mama yapılırdı.
Kalanına maya çalınarak yoğurt yapılırdı.
Böylece sofralardan yoğurt eksik olmazdı.
Eğer inek sayısı birden fazla ise, evde peynir de yapılırdı.
Evinde inek beslemeyen aileler de, mutlaka komşudan alırdı sütü yoğurdu... Hele yeni doğmuş çocukları varsa, inek sahibi ailelerde o çocuğun beslenmesi de mutlaka dikkate alınırdı.
Kuşaklar boyunca Malatya toprağında yetişen çocuklar, ev üretimi süt, yoğurt ve peynirle beslendi.
Bu sağlıklı beslenme seksenli yıllara kadar sürdü denebilir.
Sonrası apartmanlaşma ve marketler dönemi...
Çarşıdaki Yoğurt Pazarı bile tarihe karıştı...