-Rahmetli annem Ankara Batıkent'te parkta yürüyüş yapıp oyalanırken Parktaki kadınlar ile sohbete başlamış. Biraz da oradakilere hava basmak için "Benim oğlum SSK Batıkent Dispanserinde Doktor Hüseyin" demiş.
Kadınlar biribirine bakıp gülüşmüşler, "Teyze senin oğlun iyi doktor, has doktor da birazcık DELİCE" demişler.
Annem şok olmuş, üzülmüş.
"Ben doğurduğumda, bakıp, büyütüp, okuttuğumda sağlamdı, deli değildi, demek ki oğlumu siz delirttiniz" demiş.
Ama çok üzülmüştü.
Durumu bana anlattığında "Anne varsın deli desinler. Adaletsiz davranıyor, namussuzluk yapıyor, hırsızlık yapıyor demesinler, hatta zır deli desinler üzülme" diye annemi teselli ettim.
Sonraları alıştı.
-PEKİ NASIL OLUYORDA BU DOKTORLAR DELİRİYOR?
Her sabah evimden çıkarken "Allahım bana sabır ver ki hastalarıma anlayışlı davranayım.Onlara ne gerekiyorsa o şekilde hizmet vereyim,hiç birini incitip,kırmayayım" gibi dualar ederek çıkardım.
SSK Dispanseri önünde muayene için bekleşen hastalarıma günaydın der bazıları ile şakalaşarak hoş, hoş muayene odasına girer göreve başlardım. 5-10 dakika içinde büyü bozulur hastalar ile tartışma başlardı.
Sırada bekleyen Hastalar, hasta yakınları içeride olup bitenden habersiz doktoru tu kaka ilan ederler...
Eee hadi gelin bir de Benim aralayacağım pencereden bir nazar eyleyin. Doktor delirmesin de kim delirsin... Size 4 vaka sunacağım. Eee siz karar verin...
Vaka 1
80'li yaşlarda bir dede,a yak baş parmağında ağrı şikayeti ile gelmiş. Yanında kimse yok, Görmeden ezbere ilaç yazmak istemiyorum. Muayene etmem için ayağındaki yün çorabı kendi çıkartamıyor, Bizde personel vitrinlik, çeşitli siyasi torpillerle gelmişler yiyip içip yan gelip yatıyorlar.
İş başa düştü, çorabını çıkarttım, muayene ettim, ayak baş parmağında Paronychia denilen DOLAMA olduğunu tesbit ettim tekrar çorabını giydirdim. Reçetesini yazdım, Dispanserde eczanemiz vardı Eczaneye gittim, acil diye kuyurğa girmeden eczacılardan ilaçlarını aldım, hastayı ilaçları ile birlikte hemşire odasına götürdüm ,iğnesinin yapılmasını rica ettim. Sıradakilerin beklemekten dolayı homurtuları arasında Odama döndüm sıradan aldığım hastayı muayene etmeye çalışırken bir hışımla açılan oda kapısı tak diye duvara yapıştı ,bastonu elinde bizim dede kapıda, teşekkür edecek, dualar edecek sandım...
O "Doktor beg bana bir ODACI ver de beni evime götürsün" dedi.
Gülermisin ağlarmısın.
"Dede olsa dükkan senin" dedim söylenerek gitti...
Vaka 2
Romatizmal şikayetleri olan bir beyefendinin reçetesine A firmasının fitilini yazdım. Beyefendi ilacını almak için dispanserimiz Eczanesine gitti. Biraz sonra eczacı rahmetli Turgut Gezmiş bey telefon etti:
"Doktor bey hastaya yazdığın A firmasının fitili yok ,muadili B firmasının fitili var, vereyim mi?"
"Verebilirsiniz, aynı terkipte fitil" dedim. Biraz sonra fitil yazdığım hasta bir sinirle geldi
"Doktor bey senin yazdığın fitil yokmuş"
"Tamam eczacı bey bana sordu, eczanede başka fabrikanın yaptığı fitil varmış ,içindeki maddeler aynı,onu versin"
" Ama senin yazdığın yokmuş"
"Tamam bey onu yazan benim, bu da aynı diyorum"
"Tamam ama senin yazdığın yokmuş"
"Yahu yazan benim, aynısı diyorum. Senin dötünün okuma yazması mı var, ne soksan onu kabul eder, git al da sok gitsin" deyince ikna oldu,gidip ilaçlarını aldı...
Vaka 3
Eskiden SSK hastalarının reçetesini sağlık karnesindeki otokopili sayfalara yazardık.
Beyefendinin biri kızının sağlık karnesini getirmiş erkekler için kullanılan bazı cinsel uyarıcı ilaçlar yazdırmak istiyordu:
"Bey bu erkekler için olan bir ilaç, kızının karnesine yazmam mümkün değil. Kendi karneni getir ona yazayım"
"Ne varda o da benim kızım, ha benim karnem ha onun"
"Bak kardeşim ben yazmayayım demiyorum, bu ilaç erkek ilacı ,kadına kıza yazamam, kendi karneni getir yazayım"
Herifin kendi karnesine böyle bir ilaç yazdırması karizmasının çizilmesi olsa gerek ki kendi karnesine yazdırmak istemiyor.
"Sizler hep böylesiniz, yazsan nolacak sanki"
"Bana bak ulan ben yazmayayım demiyorum, kızının karnesine olmaz diyorum anlamıyorsun. Senin kızının cükü varsa yazayım!" dedim, kızarıp bozararak gitti
Vaka 4
Adam elinde kadınların döl yolu hastalıklarında kullanılan fitil kutusu ile geldi kendi sağlık karnesini verdi:
"Bundan bana 2 kutu yaz"
"Bey bu kadın ilacı sana yazamam, karının karnesini getir yazayım"
"Yazsan ne farkeder benim karım kullanacak"
"Kardeş yazmayam demiyorum, sana yazamam kadın ilacı bu"
"Yav hep işi yokuşa sürüyorsunuz. Benim karı kullanacak neden yazmıyorsun"
"Yav senin mamın var mı ,bu mama sokulan bir fitil, görenler bana bu bunu neresine soktu demezler mi? " dedim, ancak jeton düştü, aldı karneyi söylenerek gitti.
Delirmek, çıldırmak için daha bunun gibi neler var neler.
Doktor delilenmesin de ne halt etsin...
Artık doktor
"BİRAZ DELİCE AMA İYİ DOKTORDUR" yaftasını yemiştir.
Eee mademki bu DELİCE sözcüğü benimle ödeşleşti dedim, geçtim klavyenin başına her biri yaklaşık 500 sayfa;
1)- DELİCE DOKTOR AYANCIK ANILARI
2)- DELİCE DOKTOR MALATYA-ADIYAMAN-ANKARA ANILARI
adında iki kitapta mesleki anılarımı topladım.
NOT:
ODACI:
Resmî kuruluşlarda, iş yerlerinde temizlik ve getir götür işlerine bakan görevli, hizmetli, hademe,